Tarihçe

GİRESUN’UN TARİHÇESİ

  Hitit dönemine ait elde edilen yazılı kaynaklarda Giresun’un Aziz Bölgesi içinde yer aldığı tespit edilmiştir. Hitit İmparatorluğunun yıkılmasından sonra bölgede farklı siyasal, sosyal ve kültürel değerlere sahip birçok kavim yaşamıştır. M.Ö. VII. yüzyılda Miletoslu denizciler ticari amaçlarla Karadeniz kıyısına gelerek yöreyi kolonileştirmiştir. Bu dönemde Kerasos adıyla kurulan şehir, deniz ticaretiyle canlanmıştır. Bölge, Miletlilerden sonra Kafkas kökenli Kimmerlerin ardından İskitlerin akınlarına maruz kalmıştır. M.Ö. VI. yüzyılda Persler bölgeyi ele geçirmiştir. Perslerden sonraki dönemde Giresun ve çevresinde egemen olan Pontus Krallığı’na, M.Ö. 1. yy.’da Romalılar son vermiştir. Pontus Kralı I. Farnakes tarafından yaptırılan Giresun Kalesi, kentin kuzeyindeki yarımadanın kente hâkim olan noktasında yer almaktadır. M.S. 395 yılında Roma İmparatorluğu ikiye ayrılınca Giresun, Doğu Roma İmparatorluğu’nun yönetimine girmiştir. M.S. 11. yüzyılda Doğu Roma İmparatorluğu’nun başkenti İstanbul, Haçlılar tarafından istila edilince, İmparator Komnenus’ un çocukları Trabzon’a gelerek M.S. 1204 yılında Trabzon başkent olmak üzere, Trabzon Rum Devleti’ni kurmuşlardır. Giresun da bu devletin sınırları içinde kalmıştır.

  Giresun ve çevresinin Türkleşmesini sağlayan Çepni Türk beylerinden olan ve Ordu-Giresun yöresinde beylik kuran Bayram Bey’den sonra yerine Hacı Emir Bey geçmiş, Hacı Emir’de Trabzon Pontos Kralı ile 1358 yıllarında savaşmış, Giresun Hacı Emir Bey’in oğlu Süleyman Bey zamanında 1397 yılında Türklerin eline geçmiştir. 1402'de Timur'un egemenliğine giren Giresun ilini, 1453'te Fatih Sultan Mehmet vergiye bağlamış fakat ödenmeyen vergi üzerine 1456'da kenti kuşatmıştır. Şehir 1461'de Trabzon Rum İmparatorluğunun direnmeksizin teslimiyle Osmanlı idaresine girmiştir. Giresun da kaza olarak Trabzon eyaletine bağlanmıştır. (Giresun Valiliği Resmi Web Sitesi)

  Yunanlılar Giresun’a Cheorades, Romalılar Kerasous ve Cerasus (Kerasus) demeyi tercih etmektedirler. Eski Türkler için şehrin adı ise Vilayet-I Çepni’dir. Osmanlı Devleti zamanında Kerasunt adı ile sık anılan Giresun, 1930 yılında Giresun adını almıştır. Yukarıdaki resmî isimlerinin yanında Giresun; Giresonsun, Kerason, Keresea, Kerasus, Kerasos olarak da konuşulup yazılmaktadır. Şehrin isminin kirazdan geldiğine dair yaygın bir inanış vardır.  Şehrin adının kirazdan geldiğini söyleyenler genel olarak kentin ilk olarak Çıtlakkale tarafında kurulduğuna ve o dönemde oradaki kiraz ağaçlarından şehrin adını aldığına inanırlar.

  Dünyaya kiraz’ın Giresun’dan yayıldığına inanırlar. Buna neden olan hikâye de Romalı General Lukullus’un M.Ö. 70 yılında Giresun'a gelmesine dayanır. Lukullus Giresun’da kiraz yer ve kirazı çok sever. Roma'ya dönerken yanında kiraz fidanı götürür. Romalılar kirazı (Cerasus Avium) tanır ve beğenir. Böylece kirazın getirildiği yöreye Keresus adı verilir.

  Bu inanışın altında İsa'dan önce 62-120 yılları arasında yaşamış, Historiarum Mundi (Dünya Tarihi) adlı 36 ciltlik ansiklopedi denilebilecek ilk eseri vermiş olan Romalı büyük donanma komutanı ve tabiat bilgini Plinius Juhiut'u ilk kaynak olarak alan araştırmacılar yatar. Bu kaynaktaki bilgi bugüne kadar aktarılarak gelmektedir.